UMRENİN ÖNEMİ

UMRENİN ÖNEMİ

Yaşayan insanın bir vücut yapısı, bir de gönül dünyası vardır. Mutluluk, gönül dünyası ile ilgili bir olgudur. Umre ibadeti, kişinin manevi hayatını gözden geçirmesi ve ruhi bir yenilenmeye tabi tutulabilmesi için önemli bir fırsattır. Kişinin objektif olarak kendini denetlemesi ile hayat yolculuğundaki yerini tespit etmesi; Yüce Allah (c.c)’ı daha da yakından tanımasına vesile olacaktır. Bu bedenle umre ibadetinin ulaştıracağı olgunluğa erişilmesi için, kutsal topraklardaki ibadet fırsatlarını en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekir. Yani umre ibadetinin bir seyahat aracı olarak değil, Allah (c.c)’a kendini affettirmenin bir sebebi olarak değerlendirilmesi icap eder.

Umre ibadetine niyet eden insan, hayatı üzerindeki hayırlı bir şeylerin oluştuğunu manevi olarak bizzat hisseder. Çünkü her ibadette olduğu gibi, umre ibadetinin temelinde de Allah (c.c) rızası vardır. Zira Cenab-ı Hakk ayet-i kerimede ;

وَأَتِمُّواْ الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ لِلّهِ

‘’Haccı da Umreyi de Allah için tamamlayın’’ buyurmaktadır.

Yani Umre ibadetini yapmaya niyetlendiyseniz, şart ve fiillerinden herhangi bir şeyi eksiltmeden, ibadete batıl ve hurafe şeyleri karıştırmadan, emredilen her şeyi tam olarak eda edin. İhlas ve samimiyetle dünyevi bir maksat gözetmeksizin Umre ibadetinizi mükemmel bir şekilde ikmal edin demektir.

Umre ibadeti İmam-ı Azam hazretlerine göre müekket sünnet ise de, başlanan bir umre bitirilmediği taktirde, tekrar yapılması vacip olur. Yani nafile bir ibadeti yarım bırakmanın, vücubiyet kesbetmesi gibidir. Öyle ise umre ibadetine başlamadan önce, umreye ayrılan zaman dilimini çok iyi ayarlamalıyız. Niyetimizi ve kalbimizi sadece umre ibadetine yoğunlaştırmalıyız. Cenab-ı Hakk, başlayan bir hac ibadetinin, şartlarına uygun olarak bitirilmesini emrettiği gibi, başlanmış olan Umre ibadetinin de mükemmel bir şekilde bitirilmesini emretmektedir. Allah (c.c)’a şükürler olsun ki, bugün bizim umre yapmamıza mani olacak hiçbir engel yoktur. Bu fırsatı değerlendirirken, ibadeti usulüne uygun şekilde yapmamız, bizim için manevi yönden en büyük kazanç olacaktır. Cenab-ı Hakk, Hz. Adem (a.s)’le başlayıp, kıyamete kadar yaşamaya devam edecek olan insanların, dünya ve ahret mutluluklarını gerçekleştirebilmeleri için, Peygamberler göndermiştir. İnsanların huzuru için çalışan Peygamberler, gönderilme amaçlarına uygun bir şekilde insanlığı tek İlah’a kulluk etmeye davet etmişlerdir. Tek İlah’a kulluk etmeye, davetin en başında da insanın tek kıbleye yönelmesini istemektedir. Bu durum, aşağıdaki ayette şöyle beyan buyrulmuştur:

وَمِنْ حَيْثُ خَرَجْتَ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِۜ

‘’Nereden yola çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir.’’ Denilmektedir.

Bu ayet mü’minlere kıbleyi tarif etmektedir. Yani yüce Allah (c.c) her bir ümmetin yüzünü, ibadet yaparken bir tarafa döndürmüştür. Ümmetler değişik olduğu kadar kıbleleri de değişiktir.

Cenab-ı Hakk umre niyetlerimizi şimdiden kabul buyursun. Umre ibadetini hakedilen şekilde yerine getirmeyi biz aciz kullara nasip etsin.